Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

makasla kurulan dostluk

Yazan Posted on 0 No tags 0

Mehmet Tekin’le tanışırsanız size berber olduğunu söyleyebilir. Ama onu tanımaya başladığınızda makasıyla dostluk kuran bir iyilik timsali olduğunu anlayacaksınız. Ben de bu hikayeyi duyunca kendisiyle konuşmak için Moda’daki Seyyah Berber’de aldım soluğu.

Saç-sakal ne kadar?
Bende aslında saç-sakal diye bir şey yok. Randevu aldığınız zaman zaten o bir saat sizin oluyor. O bir saatte ister sadece sakal, ister sadece saç, ister ikisi birden… O bir saatimin potansiyelini alınca 80 lira veriyorsun.

Nasıl başladınız berberliğe?
Benim aileden geliyor meslek, 60’lardan beri gelenek. Ben de liseye geçerken yaz tatilinde ve hafta sonları yanlarına gelerek başladım. Ama bu zamanla hoşuma gitmeyen bir hal aldı çünkü tamamen endüstriyel bir şeydi, ticarethane gibi. Aslında birçoğunun sanat vizyonu yok ama bakıldığı zaman sanatçı olarak el işi yapıyorlar. O yüzden benim daha kritik bir şeyler yapmam gerekiyordu çünkü keyif almıyordum.

Seyyahlık kısmına geçelim biraz da…
Uzun zamandır motorumla geziyorum. Kamp hayatıyla, doğada… Önce kendi ülkemi gezip görmek istiyordum. Türkiye’nin %80’ini gezmişimdir. Ama ortada bir amaç yoktu ve giderek sıkıcı bir hal alıyordu. Yeni insanlar, dostlar ediniyorsun ama oraya kendinden bir şey bırakamıyorsun. Bir akşam “Tasını tarağını topla ve yanında götür,” dedim. Gittiğim yerlerde ücretsiz saç keserek makasımla dostluk kurmaya başladım. Aslında “iyiliğe sür” gibi bir şey oldu.

Bu insanların yanı sıra evsiz insanların da saçını ücretsiz kesiyormuşsunuz. Doğru mu?
Evsizler ve göçmen çocuklar için nereden başlasam diye düşünürken Kadıköy’den başlamayı seçtim çünkü 17 senedir buradayım. Kadıköy Yeldeğirmeni’nde göçmen çocukların kaldığı bir yurda gittim ve çocukların saçlarını keserek başladım. Bunu nerelere taşısak diyerek aşevlerini araştırdım. Evsizlere çorba dağıtan bir minibüs vardı ve bu sisteme dahil olup oradaki evsizlerin, ihtiyaç sahiplerinin saçını kesmek istedim. Birkaç evsiz insanla konuştum, isterseniz saçınızı kesebilirim diye. Ayakkabı, kıyafet ihtiyaçları da vardı. Bu atölyeyi de bu yüzden düşündüm zaten, hem onların bakımını yapıp hem de giydirmek, asıl ihtiyacına yönlendirmek için.

Bu dükkana, sizin deyişinizle atölyeye geçişiniz nasıl oldu?
Burası 10 ay kadar önce girdi hayatıma. İstiyorum ki sokak insanları buraya zamanla alışsın ve haftanın bir günü sadece onların bakımı için buraya geleyim. Bu bir kıyafet de olabilir ayakkabı da çünkü daha çok ona ihtiyaçları var. Buradan çıkarken ona güzel bir şey bırakalım, onlar da bize güzel bir şey bıraksın, muhteşem bir şekilde devam edelim hayatımıza.

Birçok anı, hikaye var bu gezilerinizde muhakkak. En unutamadığınızı anlatır mısınız?
Evinden 20 yıldır çıkamayan bir amca vardı. Benim bu projemi bilen bir arkadaşım söyledi, makasım da yanımdaydı yanına gittik. Bembeyaz saçlı, 90’lı yaşlarında biri. Saçları çok uzamış, pek hareket de edemiyor ama bir şekilde tıraş ettim. Hiç böyle bir beklentisi yoktu ve aynaya baktığında kendini çok iyi hissetti. “Gittiğim doktorlardan çok daha iyi geldi bu,” dedi ve bu çok hoşuma gitti. Bundan bir ay kadar sonra öğrendim ki vefat etmiş. Ben bunu hayatım boyunca unutamam. Belki ona, hayatına dokunan son kişi bendim…

Kâr amacı gütmediğiniz taraf da varken geçinebiliyor musunuz burayla?
Burayla burası geçinebiliyor. Ama bir yandan dizi ve lm setlerinde de işimi yaptığım için yetiyor gayet, çorba kaynıyor yani.

Başlarken bu kadar çok kişinin hayatına dokunabileceğinizi düşünüyor muydunuz?Düşündüğüm an yapmaya başladığım için pek hayal kurmadım, canlı canlı yaşadım bunu. Yapabilir miyim, yapsam nasıl olur desem böyle olmazdı belki. Zaten bunu gördükçe daha çok yapasım geldi.

Bir sonraki adım nedir sizin için?
İstiyorum ki bunu dünyaya taşıyayım. Makasımla dostluk kurmayı sağlamak gibi bir amacım var. Dünyanın her yerinde “ötekiler” var aslında ve o ötekilere bir ses vermek bu belki de… Bu iş daha da duyulursa meslektaşlarımın da bundan ilham alacağını biliyorum. Kocaman bir şey olduğumuzda tüm Türkiye’ye yetebiliriz çünkü buna ihtiyacı olan çok insan var.

Röportaj: Özge Doğan
Fotoğraflar: Mert Çavlı

Yorum yok

Ne düşünüyorsun?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir